Her telden WordPress.com site

Archive for Haziran, 2008

KAHRAMAN KİM?

6 Kasım 1951’de Amerika’nın Sesi Radyosu Haber Ekibi’nin Kore Türk Tugayı’na geleceği öğrenilir. Radyonun amacı Türk Tugayı’nın en kahramanları ile birer röportaj yaparak bu kahramanlar mangasını dünyaya tanıtmak, böylelikle değişik bir habercilik örneği vermektedir.

Radyonun isteği üzerine bölüklere duyurulur. Kısa bir süre içinde her bölüğün, en kahraman askerini seçip bildirmesi gerekmektedir. Organizasyon görevi Yzb. N. Dündar Sayılan’a verilmiştir. Ne var ki Sayılan Yüzbaşı zor durumdadır. Her bölükten aynı cevabı almaktadır:

         Hangi birini gönderelim?

Bir bölük komutanının telefonda söyledikleri ise şunlardır:

         Şu tepeyi al de alalım! İstersen saat tut. Fakat ne olursun bunu isteme.

Yüzbaşı  Sayılan’ın “ Geç  kalıyoruz. Hala  kahramanını  gönderemedin ” dediği  diğer

bir bölük komutanı da şu cevabı verir:

         Tamam… Cepheyi bırakıp bütün bölüğümle geliyorum!

Bölük  komutanlarının  sitem  ateşi  altında  kahramanların  tespiti   uzamakta,   Tugay

Karargahı’ndan gelen “ Ne oldu?” telefonları karşısında Yüzbaşı Sayılan buram buram terlemektedir. Bölük komutanlarının hiçbiri bir askerini diğerine tercih edememektedir.

            Son telefon bizzat Tahsin Yazıcı Paşa’dan gelir:

         Evlatlarım hazır mı Yüzbaşım?

Yazıcı  Paşa’nın  üzülmesini  hiç  kimse  istememektedir.

   Yüzbaşı   Sayılan “  Endişe buyurmayınız komutanım ” der.

         Bütün gücümle hazırlamaya çalışıyorum.

Sonunda  binbir  güçlükle  seçilen  bir  çavuş, iki  onbaşı ve yedi er Yüzbaşı Sayılan’ın

karşısına dikilirler. Traş olmuşlar, yıkanmışlar, yeni elbise giymişlerdir. Yüzbaşı onlara takılır: – Siz bu kadar yakışıklı mıydınız?

            Yüzbaşı Sayılan hepsine görevlerini anlatır. Hiçbirisi aynı kelimeleri tekrar etmeyecektir. Herkes ayrı bir şey söyleyecek sonunda ortaya tam bir metin tek bir anlam çıkacaktır. Birkaç defa da deneme yapılır.

            Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra Tugay Karargahı’na hareket edilir. Araç yolda arıza yaptığından biraz geç kalırlar. Tahsin Yazıcı Paşa çimenlerin üzerine oturmuş, kahramanlar mangasını beklemektedir. Radyo muhabirleri de karşısında sıralanmışlardır.

            Yüzbaşı Sayılan, ilk konuşma görevini çavuşa vermiştir. O  çavuş ki, Bölük Komutanı “Ancak bir kahraman gidecek seçimi size bırakıyorum” dediğinde bütün parmaklar anında O’nu göstermiştir. Amerika’nın Sesi Radyosu’nda ilk olarak işte böyle bir çavuş konuşacaktır.

            Ses alma mandalı açılmıştır. Herkes merak ve dikkatle çavuşun konuşmasını beklemektedir. Fakat kahraman çavuşun ağzından bir kelime çıkmamaktadır. Yazıcı Paşa, Yüzbaşı Sayılan’a bakar bir ara. Yüzbaşı’nın yüzü kıpkırmızı olur. Çavuşa sokulup: – Konuş aslanım … der.

            Çavuş sapsarı kesilmiştir. Dudakları titremektedir. Parmakları avucunda kenetlenmiş ve konuşamamıştır.   

            Sıra diğerlerine verilir. En sonunda mikrofon Yazıcı Paşa’ya uzanır. Yazıcı Paşa’nın konuşması bir cümleden ibarettir: – Mehmetçiğin konuştuğu yerde komutanlar susar.

            Konuşmalar bitmiştir. Radyo Ekibi cihazlarını toplarken Yüzbaşı Sayılan Sıhhiye çadırına gider. Doktor “ Endişe etmeyin ” der: – Çavuş kendine geldi.

            Başı öne düşmüştür çavuşun. Komutanının yüzüne bakamamaktadı r. Çocuk görünüşlü, manalı, tertemiz bir yüzü vardır. Sayılan Yüzbaşı yanına yaklaşır: – Geçmiş olsun çavuşum… Senin hiçbir şeyden korkmadığını bütün Tugay biliyor. Fakat neden mikrofonun karşısında yıldın?

            Hala ürkek bakışlarla komutanına bakar çavuş. O’nun yüzünde uzaklara dalmış gibidir. Yutkunur. “ Komutanım ” der: – Ben kahraman değilim…

            Başını yere yıkar. İçini çekerek devam eder: – İlk mangam ilk hücumlarda yarı yarıya eridi. İkinci mangamla yaptığım hücumlarda dört şehit üç yaralı verdik. Ben yine sağ kalmıştım. Manganın komutanı olduğum için en önde hücuma kalkarım. Bana kurşun değmedi. Kahramanlar şehit oldular komutanım! Onlar beni korudular hep. Asıl kahraman onlarken ben mikrofon karşısında “kahramanım” diye konuşamadım… Konuşamazdım kumandanım. Şimdi üçüncü olarak yenilenen mangaya komuta ediyorum. Gözlerim hepsinin üzerinde. Hepsini canımdan çok seviyorum. Onlara bir şey olacak diye korkuyorum. Sizi yabancılara mahcup ettim. Beni affedin kumandanım. Asıl kahramanlar öldü. Asıl kahramanlar şehit oldu. Onlar oradayken ben nasıl kahramanım diye konuşabilirim kumandanım? Bu bana ağır gelir.

            Kahramanlar mangasının komutanı ağlamaktadır. Sayılan Yüzbaşı eğilir, alnından, ıslak yanaklarından öper Mehmetçiğin.   

2. EL ARABA SATIŞINDA NOTER ZORUNLULUĞU KALKTI

İkinci el araçların nakil ve devir tescil işlemlerinde noter zorunluluğunun 1 Ağustos 2008’den itibaren kalkmasının, polisin iş yükünü artıracağı belirtiliyor.

Türkiye Noterler Birliği Başkanı Hasan Yeni, yüzde 30’unu oluşturan araç alım satım işlemlerinin kendilerinden gitmesi durumunda personel azaltacakları nı söyledi.

İKİNCİ el araçların nakil ve devir işlemlerinin 1 Ağustos 2008 tarihinden itibaren noter yerine emniyette yapılacak olmasının polisin iş yükünü artıracağı bildirildi. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’un 18. maddesi, ikinci el araçların nakil ve devir işlemlerinde noter zorunluluğunu kaldırıyor. 1 Ağustos 2008’de yürürlüğe girmesi öngörülen madde, Karayolları Trafik Kanunu’nun ilgili maddesini yeniden düzenliyor.

Kanunun yürürlüğe girmesiyle, ikinci el araç satın alacak vatandaşlar, daha önce noterde yaptıkları nakil ve devir işlemlerini Emniyetin Trafik Tescil Bürolarında yaptıracak.

Trafikten yapılmayanlar geçersiz

"Araçların tescil işlemleri ile yetki ve sorumluluk" başlığını taşıyan yeni düzenleme şu hükümleri içeriyor: "Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi borcu bulunmadığının tespit edilmesi halinde araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi esas alınarak, trafik tescil şube veya bürolarındaki ilgili memurlar tarafından siciline işlenmek suretiyle yapılır. Trafik tescil şube veya büroları tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir."

Emniyet olumlu bakıyor

Uygulamanın polisin iş yükünü artıracağını belirten emniyet yetkilileri, buna rağmen yeni düzenlemenin olumlu olacağını söyledi. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki vatandaşların notere para vermemek için resmi nakil ve devir işlemleri yerine ’el senedi’ düzenleyerek araçlarını 3’üncü kişilere verdiklerini belirten yetkililer, herhangi bir sorun çıkması durumunda aracın son sahibinin tespit edilmesinin hukuki olarak zaman aldığını kaydettiler.

Noterler personel azaltacak

Türkiye Noterler Birliği Başkanı Hasan Yeni, kanunun çıkış şekline itirazlarının bulunduğunu belirterek, konunun sosyal boyutu olduğuna da işaret etti. Hasan Yeni, araç satışlarının noterlerin işlerinin tahmini yüzde 30’u olduğunu, araç satışları alındığı takdirde personelde azaltmaya gideceklerini söyledi.

Nakil ve devir işlemi üç kat artar

YETKİLİLER, "Geçen yıl noter aracılığıyla 1 milyon 600 bin aracın nakil ve devir işleminin yapıldığını, uygulamanın hayata geçirilmesi ile bu sayının en az 3 kat artacağını" söyledi. Kanunun yürürlüğe girmesinden önce konunun muhatabı bakanlıkların koordinesinde gerekli düzenlemelerin yapılacağını ve olası sorunların ortadan kaldırılmasını sağlayacak yeni tedbirlerin alınacağını dile getiren yetkililer, işlemlerin tamamının bilgisayar ortamında gerçekleştirileceğ ini kaydetti.

Şimdilik ek ücret talep edilmeyecek

NAKİL ve devir işlemlerinde satıcı-aracı ile alıcının emniyetin trafik tescil bölümüne giderek, polis huzurunda alım-satım işlemlerini yapacağını anlatan yetkililer, vatandaşların önceden olduğu gibi sadece ruhsat masraflarını ödeyeceğini, bunun dışında şimdilik herhangi bir ücret talep edilmeyeceğini belirtti. Yetkililer, uygulamanın, satış işlemlerinin her aşamasını kontrol etme imkanı da vereceğini ifade ettiler.

Devlet adına geçen yıl 220 milyon YTL tahsil edildi

HASAN Yeni, araç satışlarından alınan paranın bir kısmının "devlet payı" olduğunu belirterek, "Noter harcı, damga vergisi, kıymetli kağıt bedeli ve KDV bedelinin Hazine adına alındığını, bunun dışında yazı ücreti ve noter ücretinin kendilerine bırakıldığını" kaydetti. Türkiye’de bin 633 noktada noterlik görevi yürüttüklerini anlatan Yeni, yaklaşık 15 bin kişinin, yürüttüğü görevde işlerinin ehli olduklarını söyledi. Noterlerde yapılan araç satışları nedeniyle geçen yıl tahsil ettikleri 219 milyon 640 bin lira civarındaki parayı devlete verdiklerini anlatan Yeni, "Şimdi devlet bu payından vazgeçmektedir. Biz buna saygı duyuyoruz. 2008 yılında bu rakamın 300 milyon lira civarında olacağını tahmin ediyoruz. Devlet bundan vazgeçiyorsa bizim diyecek bir şeyimiz yoktur" dedi.

KABAK

Vaktiyle bir derviş, nefisle mücadele makamının sonuna gelir.
Meşrebin usulünce bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir.
Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir…
Saç, sakal, bıyık, kaş, ne varsa hepsinden. Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır.
– Vur usturayı berber efendi, der.
 
Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar. Derviş aynada kendini
takipetmektedir.
Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri.
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:
– Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer.
Dervişlik bu… Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek. Kaideyi bozmaz derviş.
Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden. Berber mahcup, fakat korkmuştur.Ses çıkaramaz.
Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa başlar.
Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder:
‘Kabak aşağı, kabak yukarı.’
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar. Henüz birkaç metre
gitmiştir ki,
gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir.
Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır. Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir. Kabadayı oracığa yığılır, kalır. Ölmüştür. Görenler çığlığı basar. Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar:
– Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:
– Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın bir sahibi var. O gücenmiş olmalı!
 
 

SAHİPLENME NASIL OLURMUŞ:=)))

BUNDAN DAHA GÜZEL BİR SADAKAT OLURMU YAA?BAYILDIM GülümsemeTIKLA

HADİ IQ TEST,İNE

BENİM  100 ÇIKTI,IQ  DÜŞÜK YANİ BEN APTALMI OLUYORUM YADA AZ AKILLIAçık ağızlı
 
IQ TESTİ tıkla

CAN DÜNDAR,DAN

Hayattan ne öğrendim?

Ağır bir ÖSS sorusu gibiydi Esquire dergisininki… “Hayattan ne öğrendiniz?”

Verilen süre içinde aklıma gelenleri aşağıda yazdım.

Yanlışların doğruları götürmeyeceğini umuyorum:

* * *

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım.

Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum.

Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi…

Ağladım.

* * *

Yaşamayı öğrendim.

Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.

* * *

Zamanı öğrendim.

Yarıştım onunla…

Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim…

* * *

İnsanı öğrendim.

Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu…

Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

* * *

Sevmeyi öğrendim.

Sonra güvenmeyi…

Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.

* * *

İnsan tenini öğrendim.

Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu…

Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.

* * *

Evreni öğrendim.

Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.

Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.

* * *

Ekmeği öğrendim.

Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini…
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.

* * *

Okumayı öğrendim.

Kendime yazıyı öğrettim sonra…

Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana…

* * *

Gitmeyi öğrendim.

Sonra dayanamayıp dönmeyi…

Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi…

* * *
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta…

Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.

Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.

* * *

Düşünmeyi öğrendim.

Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.

Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.

* * *

Namusun önemini öğrendim evde…

Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu; gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.

* * *

Gerçeği öğrendim bir gün…

Ve gerçeğin acı olduğunu…

Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.

* * *

Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

GÜLELİM BİRAZ

CENNETLE  CEHENNEM MAÇI
Iki futbol delisi adam cenette futbol olup olmadigini çok merak ederler ve kim önce ölürse digerine haber iletmesini kararlastirirlar.
Biri ölür ve bir yolunu bulup arkadasini telefonla arar
: – Çok iyi bir haberim var, burada futbol mevcut. Pazara maçimiz var, sen santrafor oynuyorsun.  GülümsemeGülümsemeGülümsemeAçık ağızlıAçık ağızlıAçık ağızlı
 
***********************************************************
 Bos Koltuk
Milli maç, stadyumdaki tüm yerler satilmis, sadece bir koltuk bos. Son anda adam gelmis. Yanindakine
– Biliyor musunuz bilet, karim için almistim. Iki gün önce aniden öldü…
– Bileti arkadasiniza ya da bir akrabaniza verseydiniz bari.
– Hepsi cenazede. Bari bilet yanmasin ben geliyim dedim.Açık ağızlıAçık ağızlıAçık ağızlı
 *************************************************************
 
 

EURO 2008

TÜRKİYE 3-2 ÇEK CUMHURİYETİ GOLLERİ   Nİ GÖRMEK İSTERSEN TIKLA
 
Dün biliyorumki herkes koptu maçı izlerkenGülümsemebundan sonra sonuç ne olursa olsun adını Avrupa nın 8 takımı arasına yazdırdı ya bu bile yeterGülümsemey1pk36jMw4WmHigsOukYfWkgKI6I5GDRgiZvddV5cGqXTyv4vDn9wbEpQlMkL5lEXO_ZN0fBDSEBLU 2.0 lık skordan sonra demrolize olduk ailece ve kanal zaplamaya başladık,gezinirken ”2.1 lik skoru görünce büyük heyecanla kanala döndük..Aman ALLAHIM sanki bir perinin sihirli degneği degmişcesine muhteşem bir futbol show u seyretmeye başladık hemde ayakta tepinerek… vee sonucu hep birlikte izledik mutluluklaGülümsemeAllah tamamına erdirsin!Açık ağızlı

HAYATINIZ SEÇTİĞİNİZ KADINDIR

Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman Generale :
-Hayatını bağışlarım ama bir şartım var , der.’Kadınlar hayatta en çok ne ister?’ budur bilmek istediğim…….
Bu sorunun yanıtını getir ; kurtar kelleni der.
General sorar soruşturur bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar ve Kafdağındaki bir cadının bunu bildiğini öğrenir….Günlerce gecelerce at koşturur, adıyı bulur ve sorar:
-Kadınlar hayatta en çok ne ister?
Korkunç cadı yanıt için öyle bir şart ileri sürer ki yenilir yutulur cinsten değil…..
-Evlen benimle!!!!…..O zaman öğrenirsin ancak istediğini…
Bu ölümcül teklifi kabul eder General ve doğru yanıtı alır almaz koşar Harun Reşit’e ve :
-Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister!.
Harun Reşit Generalin hayatını bağışlar ancak cadıyada evlenmek için söz vermiştir.
Neyse evlenirler.İlk gece General bir bakar ki , o korkunç cadı dünyalar güzeli bir afete dönüşmüş karanlık odada…..Konuşur cadı :
– Benim kaderim böyle…Günün sadece yarısı güzel olabilirim, iğer yarısı çirkinim der.Ne dersin?Geceleri seninleyken mi güzel olayım,yoksa gündüzleri dışardayken mi?…..
General düşünür ve :
– Sen bilirsin kararı kendin ver der.İşte o an korkunç cadı sonsuza dek güzel bir kadın olarak kalır….
Peki bu öyküden çıkarılacak 3 ders nedir???
1.Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek isterler.
2.Özgür iradesiyle hareket eden bir kadın her zaman güzeldir.
3.İster güzel olsun, ister çirkin olsun her kadın aslında bir cadıdır. 🙂
Hayatınız seçtiğiniz kadındır…….
Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz,
bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz,
zeki bir kadına rastlarsanız zekanız gelişir.
Hayat kat kattır.Babil’in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve bugün durduğunuz teras,seyrettiğiniz manzara,
gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası,manzarası ve hayatıdır…..
Hayatınız seçtiğiniz kadındır……Göz kırpma
 

DİKKAT ARKADAŞLAR!!

UYARI: SAKIN BU NUMARAYI ARAMAYIN!
Eğer; birisi sizi cep telefonunuzdan arayarak ‘ESAT’  veya ‘ERICAL’  
adlı bir firmadan arıyoruz telefonunuzu kontrol etmek zorunda oldugunu
ve bunun için ‘ 9090’ ı aramanızı söylerse telefonunuzu derhal kapatın ve
söylenen numarayı sakın aramayın. Söz konusu numarayı çevirmeniz,
karşınızdaki bu sahsın sizin bütün kimlik bilgilerinize ulaşmasını ve
yapacağı tüm telefon görüşmelerini sizin hesabınıza geçirmesini sağlayacaktır!  
[ lütfen, güç durumda kalmamaları için, bu notu yakin dostlarınıza da ulaştırarak onları da bilgilendirin. ]
 
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
  Bilgi İşlem Şube Müdürlüğü

SİHİRLİ KURBAĞA:=)

sihirli bir kurbaga ormanda yalniz yasiyomus. bi gun etrafi gezmeye cikmis ve onune ilk cikan bir ayi ve tavsana kiyak yapmak istemis.
‘3 sey dileyin benden ne dilerseniz’ demis. ayi
– bu ormandaki tum ayilar disi olsun ve hepsi bana
hasta olsun demis.
kurbaga hemen yerine getirmis istegi ,tavsan
– bana bi kask ver demis o da hemen olmus ama ayi
icinden ‘manyak mi bu tavsan cuvalla para istesin istedigi kadar kask alsin. deli bu yaaa’ demis.
ikinci istek olarak ayi yine
-yan ormandaki tum ayilar disi olsun ve hepsi beni arzulasin demis. trilink!!!! o da tamam, tavsan
– bana bi motosiklet verin
demis ve yerine gelmis ama ayi iyicene sasirmis. bu tavsan deli olmali diye dusunmus. sira gelmis son isteklere ayi
-bu gezgendeki tum ayilar disi olsun ve hepsi benim yanimda olsun demis. kurbaga bu istegi de hemen yerine getirmis.
tavsan once kaski takmis, motora binmis. marsi calistirmis. ve istegini son istegini soyleyip gaza basmis:
– bu ayi ipne olsun!

Evde karincalardan kurtulmanin yolu

Karincalar aslinda zararli degillerdir, ancak mutfaginizi, evinizin heryerini sardiklarinda onlarin varligindan  rahatsiz olursunuz ve  kurtulmanin yollarını ararsiniz. Karincalari oldurseniz de onlar gene gelirler. Aslinda onlari oldurmenize veya onlardan kurtulmak icin   karinca ilaci almaniza gerek yoktur.
 Karincalardan "Talk pudra" kullanarak kurtulabilirsiniz. Talk pudrayi karincalarin evinize yada mutfaginiza girdigi yerlere serperseniz karincalar o ortami terkederler. 

YAŞANMIŞ OLAYLAR

311 Numaralı Oda
 
Güney Afrika’nın Cape Tovn şehrindeki bir hastanede devamlı olarak gizemli ölümler oluyordu. Hemşireler haftalardır üst üste her cuma günü 311 numaralı yoğun bakım odasına yatırılan hastaları olü bulmaktaydılar. Bu sırlı ölümlere uzun süre açıklama getirilemedi. Herkes meselenin çözülmesi için seferber oldu.
Uzmanlar odanın havasını bakteriyolojik olarak kontrol ettiler. Güney Afrika’nın önde gelen bilim adamları ölenlerin aileleriyle üç hafta boyunca görüşmeler yaptılar. Hatta işin içine polis girdi ve akla gelen her ihtimal tek tek değerlendirildi, ancak onların araştırmaları da sonuçsuz kaldı. Ve tabii bu arada 311 numaralı odadaki hastalar sebepsiz ölmeye devam ediyordu. Son çare olarak hastaların kaldığı 311 numaralı yoğun bakım odası sürekli gözetim altına alındi ve sonunda odadaki ölümlerin nedeni ortaya çıktı.
Sonuç çok trajikomikti. Cuma sabahı saat 6’da odaları temizleyen temizlikçi kadının, hastanın bağlı bulunduğu solunum cihazının fişini çekerek, kendi elektrik süpürgesinin fişini taktığı ve işini bitirdikten sonra solunum cihazının fişini tekrar yerine takıp gittiği görüldü

AKILLI SARIŞIN:=))

Delikanlı uçakta güzel bir sarışının yanına düşmüş.
 
 Hemen sarkmış sarışına; ‘yan yana otururken muhabbet edilirse

 seyahat çok kısa sürer,hadi konusalım ‘ demiş.

 Sarisin okuduğu kitabi yavaşça kapatarak ‘ne üzerine konuşmak

 istersin’ demiş. Delikanlı ‘valla bilmem ki ….mesela nükleer

 enerjiye ne dersin?’

 Sarisin; ‘enteresan bir konu, olabilir , ama önce sana bir soru

 sorayım…At inek ve geyik ayni şeyi yerler..yani ot…ama

 çıkartırlarken geyik küçük parçalar halinde, inek lappadanak

 parçalar halinde, at da pişmaniye topları gibi çıkartır.
 
 Nedenolduğunubiliyor musun ?
 
‘ delikanlı ; ‘valla en ufak bir fikrim yok’ demiş,

 bunun üzerine

 sarisin; ‘ bir b.ktan anlamazken nükleer enerjiyi nasıl

 tartışabileceğini zannediyorsun ?’

İYİ BİR OKÇUMUSUNUZ?

Hadi bakalım ne kadar iyi nişancı oldugunuzu test edin,eglenin..ben bir kaç kere  adamı çok yerinde deldim ama yinede 6. seviyeye geldim,biraz daha ugraşsam 6666. seviyeye gelirdimDil çıkaran(fazla abarttım galiba)
 

Coca Cola’dan E211 özrü !

Sudan sonra en çok tüketilen Coca-Cola’da bulunan E211 (Sodyum Benzoat) maddesinin siroza neden olduğu ortaya çıktı. Ayrıca DNA bozukluğuna da yol açan E211 ürünlerden çıkarılacak.
 
Piyasaya çıktığı ilk günden beri içerisindeki katkı maddelerini bir sır gibi saklayan Coca Cola firmasının sırrı sonunda çözüldü. Yapılan araştırmalarda Coca-Cola’nın içerisinde E211 (Sodyum Benzoat) maddesinin bulunduğu saptanmış, firma uzun süre bu iddialara karşı sessiz kalmıştı. Sodyum Benzoat maddesi siroz, parkinson gibi hastalıklara davetiye çıkarıyor, hiperaktivite bozukluğuna neden oluyor ve DNA’ya zarar veriyor.
 
KÜFLENMEYİ ÖNLEYEN MADDE KANSOREJENE DÖNÜŞÜYOR
 
Genel olarak gazlı içeceklerin birçoğunda bulunan ve küflenmeyi önleyen bu maddenin C vitaminiyle karşılaşınca kansorejene dönüştüğü belirtildi.  Firma sözcüsü bu maddeyi kullanmayı bırakacaklarını açıklasa da Sodyum Benzoat’ın yerini tutacak başka bir bileşen bulamadıklarını da itiraf etti.
 
 
BİZE KOMAZZZZZZZZZ !Sodyum Benzonat filan!AİDS Lİ  HATUNLARLA BİLE ŞEY ETTİRENLER BU E211 DEN Mİ KORKACAKAçık ağızlı

SAGINA SOLUNA BAK FARKINDA OL

Farkında Olmalı İnsan…
> Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.
> Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen…
> Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını
> Fark Etmeli.
> Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını
> Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda
> Kalacağını
> Fark Etmeli.
> Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi
> Olduğunu Fark Etmeli.
> Henüz Bebekken ‘Dünya Benim!’Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı
> Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların ‘Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum İşte!’
> Dercesine Apaçık Kaldığını
> Fark Etmeli.
> Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli.
> Baskın Yeteneğini
> Fark Etmeli Sonra.
> Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini,
> Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini
> Fark Etmeli İnsan
> Ve Ölmeden Evvel Ölebilmeli. ?
> Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte
> Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini Fark
> Etmeli.
> Eşref-İ Mahlûkat (Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu
> Fark Etmeli.
> Ve Ona Göre Yaşamalı.
> Gülün Hemen Dibindeki Dikeni Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü
> Fark Etmeli.
> Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde
> Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın Mantıksızlığını
> Fark Etmeli.
> Eşine ‘Seni Çok Seviyorum!’ Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş
> Gücünü
> Fark Etmeli.
> Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini
> Ama Arka Sokaktaki Komşusunun O Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç
> Olduğunu
> Fark Etmeli.
> Zenginliğin Ve Bereketin Sofradayken Önünde Biriken Ekmek
> Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini
> Fark Etmeli.
> FARK ETMELİ.
> Ömür Dediğin Üç Gündür,
> Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,
> O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür.